Neue Zürcher Zeitung
Lucerne Festivali’nde Pekinel kardeşler piyano ile özel bir gece için farklı seçenekler sunuyor.
Thomas Schacher, November 2017
Bu yılki Lucerne Piyano Festivali’nde kırk yıla yakın zamandır konser çalışmalarını sürdüren Türk ikiz kızkardeşler Güher ve Süher Pekinel izleyiciden ziyade birbirleri ve kendileriyle iletişim kuruyordu. Büyük piyanolarından biri önde diğeri arkada, birbirlerini görmeyerek Mozart veya Ravel çalarken kozmik bir âlemde gibiydiler; adeta seyirciye ihtiyaçları yoktu.
Lucerne için popüler parçaları tümüyle es geçen bir program hazırlamışlar. Konserin ilk bölümü Wolfgang Amadeus Mozart’a adanmıştı ve Dört El için Fa minör Org için Fantezi’yle başlayıp iki piyano için düzenlenmiş K 608 numaralı Do minör Füg ve ardından bestecinin bu enstrümantasyon için yazdığı engin tek eser olan K 448 numaralı Re Majör Sonat’ı seslendirdiler. Bu neşeli ve cesur eserde Pekineller yeteneklerini en saf haliyle sergilediler. İnanılmaz bir ritmik koordinasyon, coşkulu bir berraklık ve mükemmel bir karşılıklı diyalogla birleşiyordu.
Programın ikinci yarısı Fransa ve İspanya’ya uzanıyordu. Claude Debussy’nin 1915’te bestelediği ve kolay kolay yenilir yutulur olmayan En blanc et noir’ının ikinci bölümü, hayaletvari pasajları, koral cümleleri ve marş ritimleriyle alışılmışın dışında unsurlar barındırır. Başka piyanistler bu tezatları vurgulamazdı, ama bu Pekinellerin hiç tercih edeceği bir şey değil tabii.
Manuel Infante’nin Endülüs Dansları eserinden “Sentimento”, folklorik bir dünyanın kapılarını aralar. Fransa ve İspanya arasında bağlantı Maurice Ravel’in İspanyol Rapsodisi’yle kuruldu. Piyanistlerin söz ettiğimiz becerileri inanılmaz bir ses rengiyle birleşiyordu. Prelüd ve üç dans zarafetlerinden hiçbir şey kaybetmiyordu ve bütün efektler son derece kontrollüydü. İnsan bazen, böyle bir ahengin nasıl bozulabileceğini merak ediyor.