Milliyet Sanat

Değişmeyen Disiplin, Değişmeyen Kalite

Güher – Süher Pekinel’in Arthaus etiketiyle çıkan üçüncü DVD albümü, Schubert’ten Poulenc’e uzanan bir konseri, Zubin Mehta yönetimindeki Bela Bartok yorumuyla birleştiriyor. Albümün CD versiyonu da mevcuttur.

Ufuk Çakmak   /    Aralık 2014

Güher – Süher Pekinel’in Türk sanatçılar arasında özel bir yeri olduğuna inanıyorum. Klasik batı sanatını seven, takip eden ve uygulayan bizler, görece küçük bir kitleyi meydana getiriyoruz. Sıradışı virtüözlerimiz ve iyi solistlerimize rağmen çeşitli sebeplerden dolayı hiçbir zaman “sürekli – iyi” olamadık diyebilirim.

Ancak batılı sanatçıların ve orkestraların farklı bir özelliği var gibi görünüyor: Büyük bir disiplinle sürekli çalışmak ve değişmeyen bir disiplinle sarsılmaz kalite ve tını kültürü sağlamak için istenilen sonuca ulaşmak; ve o sonucu sürdürmek… Yani övünülecek bir şey elde ettikten sonra pes etmemek. Bu anlamda Pekineller ortaya çıktıkları andan itibaren ayrı bir alan işgal ettiler. Albümlerinin hepsinde aynı çabayı, disiplini ve kaliteyi, dahası, tamamen kendilerine has bir tını kültürünü keşfedersiniz. Konserlerinin her biri baştan sona kaliteli bir seviyede devam ediyor ve bu konuda Pekinelleri tamamen benzersiz buluyorum. Zaten yetiştirilme tarzlarına baktığınızda, Fransa-Almanya-ABD coğrafi üçgeninde gelişen bir eğitim ve bu bölgeden eğitmenleri kapsayan bir alt yapı bulduğunuzda şaşırmıyorsunuz. Kabul edelim ki, uluslararası eğitim almış pek çok başarısız virtüözümüz de var. Bu nedenle Pekinellerin “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” adını verdikleri projeyle mükemmeliyetçi hırslarını yeni Türk gençlerine yansıtabilmelerini umuyorum. Disiplinsizlik, kendini beğenmişlik, pes etme gibi olumsuz alışkanlıkları geride bırakmalıyız. Sert sözlerim için ayrıca özür dilerim!

HEVESLİ AMA SAYGILI

Pekineller, kariyerlerinin başlangıcından bu yana Zubin Mehta ile birçok kez çalıştı. En son işbirliklerinden biri olan, canlı ve neşeli ama aynı zamanda notaya karşı da inanılmaz derecede saygıyla çaldıkları, 2012 tarihli Maggio Musicale Fiorentino Orkestrası ile Bartok’un “İki Piyano, Perküsyon ve Orkestra için Konçerto” idi. İkizlerin en önemli özelliklerinden biri, virtüözlükleri ile dikkat çekmemeleri, kendilerini pasajlara kaptırmamaları ve parçayı belirlenen mekanizması içinde bozmadan adım adım ilerletmeleridir. Bartok’un kaba ve taşralı aksanı, Pekinellerin elinden hiçbir zaman keskin, sert veya aleni şekilde kişisel bir dokunuş almaz, bunun yerine ölçülü bir şekilde yansıtılır. Benzer şekilde, etnik renk arayışları, esere gösterilen sadakatle sunulmakta ve böylece mükemmelliğe ulaşmaktadır.

ÖZENLİ BİR DUYARLILIK

DVD’de Bartok performansının hemen ardından Ludwigsburg Uluslararası Müzik Festivali konseri geliyor. Öncelikle, dünyadaki bütün piyano ikilileri göz kontağı kurabilecekleri bir formasyonda otururken, Pekinellerin neden büyük piyanoları yaklaşık paralel şekilde arka arkaya koyarak çalmayı tercih ettiklerini, belki de etmeye cesaret edebildiklerini açıklayayım. Aynı yöne bakan piyanolar. Yüz yüze oturma düzeni piyano kapaklarından birinin iptal olmasına neden oluyor ve Pekinellere göre bu durum %65 oranında ses kaybına neden oluyor. Dolayısıyla, göz temasını ve jestlerin iletişimini kaybetme riskini göze alarak, ses adına bu düzenlemeyi tercih ediyorlar.

Konserin açılış parçası olan Schubert’in Fa minör Fantasy’si, bence olağanüstü bir hassasiyetle çalınıyor. Bu parçayı daha önce kayıt altına almış ve defalarca çalmış sanatçılar olmasına rağmen, kendileri esere yepyeni ve özenli bir duyarlılıkla yaklaşıyorlar. Daha ilk bölümden başlayarak hayran kalmamak elde değil. Schubert’in ardından Mozart’ın “Sonatı”, bestecinin en sevdiğim parçalarından biri olmasa da, iki piyanonun renkli diyaloğunu ve eğlenceli yapısını gözlemlemek için iyi. Pekineller sonrasında Infante’nin “Endülüs Dansları”nı göz kamaştırıcı bir ses, keskin dokunuşlar, Hispanik ateş ve muhteşem başlangıç ve bitişlerle eşleştirilemeyecek şekilde birleştirmeye devam ediyor. Bu konserle, önceki kayıtlarının başarısını yeni bir zirveye taşıyorlar. Poulenc’ı daha sonra Lutoslawski’nin “Paganini-Varyasyonu” takip ediyor. Diğer birçok ikiliden defalarca duyduğum parçanın en iyi yorumu bu olabilir diye düşünüyorum. Son derece karmaşık ama bir o kadar da keyifli olan bu parçayı piyanistler bir heyecan kasırgasına çevirmişler. Bu yorumda ulaşılan hız heyecan verici ve hatta DVD kitapçığına bunu özellikle uygulamadıkları bile yazıyor. Bu, canlı bir performansın içinde yeniyi ve dolaysız olanı aramanın bir şekli olmalı. Gösteriyi sık sık çaldıkları Brahms’ın “Hungarian Dance” ve Milhaud’nun “Brazileiras”ından oluşan bir bis ile sonlandıran Pekineller, hem bu DVD’de hem de kariyerlerinde büyük övgüyü hak ediyor.